Bence de Blu-ray storage olarak hiç mantıklı değil. 4TB Harddisk $200'dan ucuz, alınır ve tepe tepe kullanılır. Durmuş olan Blu-ray'in dönüp, okuyup, yükleme süresi ne kadar?
Eğer bluray discler ucuzlar ise mantıklı.Ama şu an dediğim gibi kapasite olarak kıyasladığımızda bluray ile hdd kafa kafaya geliyor.En iyi çözüm green serisi wd ler.
evet ''bazı''plaklardan bu kadar hatta bundan daha fazla net ses alınabiliyor.plak olayı başka bir olay...
Çizikler ve toz olayını nasıl hallediyorlar? Eskiden genelde plak dinlerdik, sesi kasetten çok daha iyi olduğu için. Hatta programlanabilir bir pikabimiz vardı. Mesela önce ikinci, sonra beşinci, sonra da üçüncü şarkıyı çalsın, hatta loop yapıp tekrarlasın diyorsunuz, sürekli bu sırayla çalıyordu. Hatta random bile çalabiliyordu.
valla saklanması,muhafaza edilmesi çoook zor.ben genelde dinlemeden önce plakları yıkıyorum. sabunlu suyla.plakların ortasındaki bilgilerin yazılı olduğu bölge plastik gibi bir maddeden yapılıyor..yıkadığınızda ıslanma,dağılma gibi bir durum yok yani..zaten plak dinlemek ritüeli olan bir olay.zamanım varsa,kafam da güzelse alıyorum dinleyeceğim plağı yıkıyorum,kuruluyorum ve keyfime bakıyorum tabii her dinletiden önce iğnenin ucunu da güzelce bir fırça yardımıyla siliyorum...
Ben aynı albümü bir wav birde flac ripleyip iyi bir tower sistemde dinledim ve sonucunda flacin daha dinamik çaldığına kanaat getirdim. Sizce placebo etkisi olabilir mi?
DXD diye de bir format var o nasıl acaba... Çünkü 338Mb lık bir eser DXD de 1Gb gibi bir yer kaplıyor..
Bana olmuştu. Ayrı ayrı dinleyince bariz gördüğüm fark double-blind test edince kül oldu gitti. Kendime şaştım. Psycoaucustics ilginç şey.
Büyük bir keyifle 'yine o konu' muhabbetinizi baştan sona okudum. ;D Ekleme yapmak istediğim nokta 44.1khz'in kaynağı. Nyquist frekansının bu seçimde etkisi olduğu doğru fakat bu 40khz'e denk geliyor. 44.1khz'in sebebi şöyle: From John Watkinson, The Art of Digital Audio, 2nd edition, pg. 104: In the early days of digital audio research, the necessary bandwidth of about 1 Mbps per audio channel was difficult to store. Disk drives had the bandwidth but not the capacity for long recording time, so attention turned to video recorders. These were adapted to store audio samples by creating a pseudo-video waveform which would convey binary as black and white levels. The sampling rate of such a system is constrained to relate simply to the field rate and field structure of the television standard used, so that an integer number of samples can be stored on each usable TV line in the field. Such a recording can be made on a monochrome recorder, and these recording are made in two standards, 525 lines at 60 Hz and 625 lines at 50 Hz. Thus it is possible to find a frequency which is a common multiple of the two and is also suitable for use as a sampling rate. The allowable sampling rates in a pseudo-video system can be deduced by multiplying the field rate by the number of active lines in a field (blanking lines cannot be used) and again by the number of samples in a line. By careful choice of parameters it is possible to use either 525/60 or 625/50 video with a sampling rate of 44.1KHz. In 60 Hz video, there are 35 blanked lines, leaving 490 lines per frame or 245 lines per field, so the sampling rate is given by : 60 X 245 X 3 = 44.1 KHz In 50 Hz video, there are 37 lines of blanking, leaving 588 active lines per frame, or 294 per field, so the same sampling rate is given by 50 X 294 X3 = 44.1 Khz. The sampling rate of 44.1 KHz came to be that of the Compact Disc. Even though CD has no video circuitry, the equipment used to make CD masters is video based and determines the sampling rate.
Bazi yazilanlari hayretle okudum. Bir sistemde en cok para dokulmesi gereken kisim "kaynak"tir. Şöyle dusunun. Sisteminiz 100 bin dolar. Siz yumatu vcd ile mp3 calar dinliyorsunuz. Aracta denemistik. Teyp ortalamanin ustundeydi. Pesine saglam bir islemci ve iskandinav yapimi amfi en sona isportada satilan speaker baglamistik. Sasirtici derecede iyi calmisti. Ancak ucuz bi playerden sonra sistem ne olursa olsun kotu caliyor. Bastan sinyal kötü. Bu baglamda kaynaGin kalitesini tartismak anlamsiz. Plak dinledik yillarca yaziyorsunuz baska bir yerde plagin bu kadar iyi oldugunu bilmiyordum? Konuyu tartisma formatina sokmak istemem ancak yazilanlarda ciddi yanlislar var. Tek tek bunlari dokmek de gereksiz. Bu isler psikolojik filan degil. 3 liraya satilan 3.5 mm kablo ile 100 liraya satilan kablo ayni mi? Fark belki cok azdir. Veya verilen paraya deger mi? Odyofil felsefesinin kaynagi bu zaten. Sistemin kalitesi arttikca ufacik bir iyilestirme bazen binlerce liraya patliyor. Ayrica herkes ayni kulaga sahip degil. Birakin birileri duyamasin.
Amacım tartışma değil AMA tartışma olmadan görebiliriz ki plak "uncompressed - sıkıştırmasız" olup en az kayba sahip (flac ve wav'dan dahi) olan formattır. Bu yüzden eğer kapasitesi olan bir çift hoparlör varsa plak o kadar iyidir, her türlü mp3 - flac vb ezer. Şöyle ki,
Absolute Sound yazarları her zaman en iyi sesi analog teyplerin verdiğini yazıyor. High End sistemleri inceleyen Jonathan Valin'in bir incelemesinden: 'But the record player, even the very greatest ones (like the two I use as references), is no longer the king of sources. Where there was room for argument with the UHA-HQ Phase 9, there is no room with the Phase 11. This is simply the best source component Ive ever heard by a considerable margin.' http://www.theabsolutesound.com/art...ew-tape-deck-and-next-gen-reel-to-reel-tapes/ Edit: Yazının içerisinde hangi ekipmanla denediği de yazıyor. Toplamı benim evimden kıymetli, öyle söyliyim. Ayrıca adam hayatını bu işe adamış, haliyle sözüne güveniyorum ;D
ilkercom, bence kimsenin yanlış olduğunu iddia etmeyin. Başkalarından okuyup yahut duyup yazanlar dışında herkes bizzat kendi deneyimi sonucu edindiği fikri paylaşıyor. Sonuçta parçalardan ziyade uyumun önemli olduğunu hepimiz biliyoruz. Ancak farklı şartlar altında bazen kaynak, bazen de hoparlörün önemi ortaya çıkabilir.
Hayır benim anlamadığım, grafikler ve ne anlatmak istedikleri en baştan beri belliyken bu neyin tartışması? Bu olan biten tartışma bilimin ortaya koyduğu bir yasa için yok hayır öyle değildir demeye benziyor bence. Mesela birisi Newton'un hareket yasalarını yalanlasın bakalım? :shh
Bildiğim kadarıyla plağın bu kadar seviliyor olmasının teknik yeteneğiyle bir ilgisi yok. Yani plak dinleyenler, daha fazla ayrıntı duyduklarını iddaa etmiyorlar. Tersine özellikle arka plan gürültüsünü indirgemek -yine bildiğim kadarıyla- çok maliyetli bir iş. Birkaç tane orta seviye plak sistemi dinleme şansım oldu duyduğum sesi dijital altyapının sunduğu detay, çözünürlük v.b. kavramlarla kıyaslamam çok zor. Ama gel gelelim verdiği stressiz sıcak ve doğal ses size altyapıyı yadırgamaya fırsat vermeden müziğe odaklanmanızı sağlıyor. Bence ses formatıyla falan ilgilenmek bir kenara kaynak problemine odaklanmak lazım. 35336 bit bir kaydı "kirli" bir sistemde dinleyeceğime temiz bir altyapı ile 320 kbps bir mp3 dinlemeyi tercih ederim. Belki saçma gelecek ama özellikle bizim gibi kusurlu kaynakları kullanan (bilgisayar sistemleri) kullanıcıların kaynak problemini çözmeden kayıpsız formatlara kaymalarının faydadan çok zarar getireceğine inanıyorum. Dijital kirlilik yüksek frekans bandında yoğunlaşan bir olgu. Tüm frekans bandının kırpılmadan sunulduğu bir müzik dosyasında aynı oranda noksanlıklar da daha fazla sivrilebilir. Sennheiser Hd600'ü de bu kadar müzikal yapan bu değil mi. Ses karakteri belki detay ve çözünürlükten çok şey götürüyor ama insanı rahatsız eden birçok sesi de bu karakterinin içinde eritiyor. Sonuçta 128 kbps albümden de kayıpsız 32 bit müzikten de keyif alıyorsunuz.
Buyuk cisimlerde gecerliligini koruyor yasa. Ama cok kucuk cisimlerde maalesef. O noktada kuantum mekanigi ve genel gorelilik devreye giriyor
Bu tip grafikler ne kadar kaliteli ve zevkli bir müzik deneyimi yaşayacağımız konusunda neredeyse hiç kullanışlı bilgi içermiyorlar. Unutmayalım ki kaliteli ve ultra-lüks kablolar hakkında ispatlanmış bir fark yok. Ölçümlere göre ulaşan sinyal aynı. Ancak birçok insan fark hissettiğini iddia ediyor. Insanlarin algıları ciddi sınırlı. Bir resmi JPEG ile sıkıştırıp onda birine indirip yanyana koyduğunuzda herhangi bir fark göremeyiz, ne kadar dikkatli bakarsak bakalım. 16KHz üzerini otuz yaşını geçmiş bircok insan duymuyordur zaten. Grafikte ne gösterdiğini de anlayamadım açıkçası. Bir parçadaki frekans dağılımı sanırım. Ancak ilk grafikteki MP3 için "Iyi gibi duruyor ama noise da olabilir" demiş. Iyi de yüzde elli üzerinde noise mu olur? Sistem ve sensör ne kadar temiz? Kabul edilebilen noise o kadar fazlaysa data ne kadar güvenilir? Velhasıl bir bilim insanı olarak bu tür grafiklere inancım oldukça sınırlı. Zaten olay tamamen bilimsel olarak incelenemediği için mesele bu kadar tartışmalı. İlle de bilimsel olunacaksa double blind test yapılmalı. Onların sonuçları kişiye özel, dolayısıyla istatistiksel. Genel olarak kaliteli compression istisna duyma kabiliyeti olan insanlar dışında farkedilmiyor. Ne plaklar, ne de lambalı amfiler bilimsel olarak mükemmele yakın. Ancak birçok insan ikisini de zevkle dinliyor.